|
Günümüzde sağlıklı ve uzun yaşamı
belirleyen en önemli faktör beslenmedir. Beslenme, vücudun
kimyasını doğrudan etkileyen ve kişinin kontrolünde olan bir
faktördür. Sağlıklı bir beslenme programında yapılan aslında
vücudun kimyasını düzenlemektir. Fazla veya sakıncalı yenen her
şey, alınan ilaçlar ve daha bir çok sebep bu kimyayı bozar. Vücudun kimyası
bozulduğunda metabolizma da bozulur veya yavaşlar, obezite
(şişmanlık), diyabet, kalp hastalıkları, hipertansiyon, bazı
kanser türleri ve diğer hastalıkların zemini hazırlanır ve zaman
içinde bu hastalıklarla yaşanmaya başlanır.
Bu durumu,
yaşlanmanın bir sonucu diyerek işin kolay yolunu seçme yerine,
günümüz gençliğinde de benzer sorunların olduğunu hatırlatıp, kilo almayanları modellemenin daha olumlu
bir yaklaşım olduğunu düşünüyoruz.
|
|
Besinleriniz İlacınız olsun,
Hastalığınız Değil
Tecrübelerimiz kadın, erkek, genç, yaşlı fark etmeden kişilerin
kilo vermede her geçen yıl daha çok zorlandıkları yönündedir. Bu
sonucun beslenme kaynaklı en önemli sebebi ise “kötü (saflaştırılmış)
karbonhidratların tüketilmesidir”. Karbonhidratlı besinler
günlük beslenmemizde çok önemli bir yer tutar. Ancak modern
yaşam her geçen gün karbonhidratların fazlasıyla “RAFİNE VE
SAF” olarak tüketilmesine neden oluyor. Kötü
karbonhidratların bir ucunda beyaz un ve unlu besinler, diğer
ucunda ise şeker ve şekerli besinler yer alır. Kötü
karbonhidratlar tüm lif içeriği alınıp, doğal yapıları
bozulduğundan kana çok hızlı geçip insülin dengesini altüst
ederler. Bu besinler hormon dengesini bozarak vücudu
yağlandırıyorlar. Bilinen şu ki ; “Şekerli ve unlu besinler,
et, süt gibi diğer besin gruplarına karşı da bağımlılığı
tetikliyor, açlığı arttırıyor, duygusal dengeyi bozuyor ve
vücudu yağlandırıyor. Bu durumun etkisi kontrol altına
alınamayan iştah ve besin/besinlere bağımlılık olarak ortaya
çıkıyor.” |
|
Yıllar içinde sebepler sonuç, sonuçlar da sebep haline gelir.
Başlangıçta tatlı veya hamur işlerinin yenmesi kilo alımına
sebepken yıllar içinde alınan kilolar, tatlı veya hamur
işlerinin yenmesine sebep olur.
Bu kısır döngü kırılmadan yapılan
kilo verme denemelerinin çoğu ya başarısızlıkla sonuçlanır ya da
verilen kilolar tekrar geri alınır. Bu “Gordion düğümünü”
kesmek artık elinizde. |
|
|
Beslenme açısından açlık duygusu
normal bir duygudur ve yemekten sonra yerini tokluk duygusuna
bırakır. İştah ise riskli ve kontrol edilmesi gereken bir
duygudur. Açlıktan farkı, tok olunsa dahi hissedilmesidir.
Kontrol altında tutulamayan iştah aşırı, yemeye ve kilo
alımına sebep olur. Şeker, çikolata, cola,
kahve, hamur işleri, süt vs gibi besin gruplarına karşı abartılı
düşkünlük ve yeme isteği yıllar içinde tokluk mekanizmanızı
bozar ve yerini, kontrol altında tutmakta zorlanılan iştaha
bırakır.
|
|
|
Yemek yerken ve yedikten sonra
vücuttan salgılanan serotonin gibi bazı hormonlar kendimizi
daha iyi ve mutlu hissetmemizi sağlar. Ancak zamanla bu iyi ruh
halini, devamlı yemek yiyerek ya da abartılı beslenmeye devam
ederek yakalamaya çalışmak,
zamanla sağlıklı halden uzaklaşmamızı sağlar. Sadece yemekle
mutlu olmaya başlarız.
|
|
Durumunuz yukarıda sözünü
ettiğimiz seviyelerin hangisinde olursa olsun,
çözüm Ferlife uygulamaları ile
mümkün ve çok kolay !
Biyorezonans
uygulamaları ile iştahınız sizin kontrolünüzde olacak. Zorlanmadan
kendinizi iyi hissederek kolay ve kalıcı bir şeklide kilo vereceksiniz.
|
|
|
|
|
|
|
|